Loading

Tüm canlıların yaşam kaynağı olan su elbette insan sağlığı açısından çok önemlidir. Günlük olarak tüketilmesi gereken suyun kalitesine de dikkat edilmelidir. Bu süreçte suyun kalitesi kalsiyum, magnezyum, sodyum, pH değeri ve potasyum değerlerine bağlı olarak değişmektedir. Suyun asidik değerini düşüren bu mineraller alkali suyu oluşturur ve sağlık açısından daha yararlı hale gelir. Günümüzde su tüketimi yapılırken suyun kalitesi her birey tarafından araştırılmaktadır. Öncelikle şişelenmiş olan su birçok aşamadan geçirilir ve kalitesinde değişimler yaşanabilir. Yani içme sularının mineral değerleri birbirinden farklı olacaktır. Sadece kalite değil, tat bakımından da minerallerin su üzerinde çok büyük etkisi olduğu unutulmamalıdır.

Suyun İçindeki Mineraller Nedir?

Su içindeki mineraller; Florür, magnezyum, kalsiyum, sodyum ve potasyum olarak sıralanmaktadır. Bu minerallerin vücuda sayısız faydası vardır. Aşağıda her mineralin özelliklerini ve vücuda sağladığı katkıları inceleyebilirsiniz.

Florür: Daha çok diş sağlığı için önemli bir mineraldir. Ayrıca kemik yapısı için vücuda gereklidir. Florörün faydalarına bakacak olursak;

  • Diş Çürüklerini Önler: Diş minesinin yapısını güçlendiren florür, asitlere karşı direnç kazandırır. Bu da diş çürüğü riskini azaltmaktadır. Yapılan araştırmalarda içeriğinde florür olan su tüketen çocukların, florürsüz su tüketen çocuklara oranla daha az diş çürüğüne sahip olduğu saptanmıştır.
  • Diş Minesini Geri Kazandırır: Florür, diş minesinin kaybettiği mineralleri geri kazandırdığı için diş yüzeyinde yaşanan deformasyonları iyileştirir. Ayrıca dişlerin tekrar yapılandırılmasında etkilidir.
  • Diş Gelişimini Destekler: Florür, içecek olarak vücuda alındığında doğrudan kan dolaşımına katılacağından kalıcı dişlerin oluşumunu destekler.
  • Ağız Sağılığını Korur: Florür, ağız sağlığını korumaktadır. Dişlerin dış bölgesinde koruyucu bir tabaka oluşturmakla beraber plak oluşumunun azaltılmasında etkilidir.

Magnezyum: Bu mineralin yaklaşık %26’sı kaslarda, %60’ı diş ve kemiklerde, kalanı da yumuşak dokularda yer almaktadır. Vücut fonksiyonları için kandaki magnezyum seviyesi çok önemlidir. Emilim süreci ince bağırsakta gerçekleşen bu mineralin atılım aşamasında böbrekler rol oynar. Vücuttaki görevlerine baktığımızda;

  • Enerji üretimini destekler.
  • Elektrolit – sıvı dengesini sağlar.
  • Kan basıncını düzenlemeye yardımcıdır.
  • Birçok hormon ve enzimin sorunsuz çalışmasını sağlar.
  • Kalp hastalıkları riskini azaltır.

İnsanların günlük magnezyum ihtiyacı yetişkin bireylerde 300 mg’dir. İlerleyen yaşlarda, emzirme ve gebelik döneminde bu oran artmaktadır.

Potasyum: Vücudumuzdaki hücrelerin sorunsuz çalışmasını sağlayan en temel mineraldir. Kuru meyveler, muz, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, kuruyemişler ve patateste bolca bulunur. Faydaları ise şu şekildedir;

  • Kan damarlarını genişleten potasyum, kan basıncını düşürme etkisine sahiptir.
  • 45-60 yaş arası kadınlarda kemik sağlığını destekler.
  • Beslenme sürecinde bol potasyum tüketen erkeklerin böbrek taşı ihtimali %51 olarak saptanmıştır. Bu oran kadınlarda %35’tir.
  • Vücudun sıvı dengesini korumaya yardımcıdır.
  • Kas kasılmasını düzenleyen bu mineral elektrokimyasal uyaranların iletimini sağlamaktadır.
  • Vücudun ph dengesini korur.
  • Sinir sistemi için ihtiyaç duyulan sinyal iletimi, potasyum ile sağlanır.

Sodyum: Sodyumun vücutta çok önemli işlevleri bulunur. Bunlar;

  • Kan basıncının kontrol altına alınmasında etkilidir.
  • Sinir ve kas sisteminin sağlıklı çalışmasını destekler.
  • Beyin fonksiyonlarının düzenlenmesinde rol oynar.
  • Klorür emilimini destekleyen sodyum, vücuttaki asit-baz dengesini korur.
  • Sinir iletimini destekler. Ayrıca sinirlerin birbirini uyarmasında etkin rol oynamaktadır.
  • Tüketilen besinlerin ince bağırsaktan emilimine yardımcı olur.
  • Hücresel dengeyi korur.
  • Hücre dışı sıvı hacminin korunmasında etkilidir. Ayrıca sıvı-elektrolit dengesini sodyum sağlar.

Çeşme Suyunda Hangi Mineraller Var?

Çeşme suyunda birçok mineral bulunmakla beraber doğal bir içme suyu kaynağı olarak kabul edilir. Bu mineraller yukarıda sıralanan sodyum, potasyum, kalsiyum, florür ve magnezyuma ek olarak nitrat ve demir gibi içerikleri barındırır. Çeşme suları aslında faydalı olan tüm mineralleri barındırmaktadır ancak birçok kişi için damak zevkine uygun olmadığı söylenebilir.

Musluk sularında zararlı bakterilerin oluşumu önlemek için çok düşük oranlarda aktif klor kullanılmaktadır. Bu vücudumuz için son derece faydalı bir uygulamadır. Ancak aktif klor suda koku bıraktığı için günümüzde farklı su tüketim uygulamalarından yararlandığı unutulmamalıdır.

 

Çeşme suyu sağlık açısından bazı tartışmalara neden olsa da yine bu açıdan yapılan değerlendirmeler aşağıdaki gibi sıralanmaktadır;

  • Alternatif Kaynaklar: Çeşme suyu yerine damacana suyu tüketenlerin bu sudaki kalite ve hijyen hakkında bilgi sahibi olmadığı unutulmamalıdır.
  • Kaynatma: Çeşme suları kaynatılarak tüketime hazır hale getirilebilir. Bu sayede içerisindeki mikroplar yok olacaktır. Fakat kaynatılan su, içeriğindeki kimyasal kirleticilerden tam olarak arınmamaktadır. Haliyle önerilen bir uygulama değildir.
  • Bölgesel Durumlar: Ülkemizdeki büyük şehirlerde çeşme suyunun kalitesi ve güvenirliği hakkında birtakım endişeler söz konusudur. Elbette suyun dağıtım sistemi ve kaynağına bağlı olarak bu endişeler değişebilir. Düzenli musluk suyu testi yapılan ve arıtım aşamasından geçen sular sağlıklı bir şekilde tüketilebilir.
  • Klorlama: Ülkemizdeki musluk suları genelde klorlanır. Suyun dezenfekte olması için başvurulan bu uygulama tüm dünyada da kabul görmektedir. Fakat klorlama sonrasında ortaya çıkan koku birçok insanı rahatsız etmektedir.
  • İçerik: Çeşme suyunun tüketilebilir olması için mikroorganizmalardan tam anlamıyla arındırılması gerekir. Fakat bu uygulama tek başına yeterli değildir. Radyoaktif maddeler ve ağır metallerin de suyun içeriğinde olmaması önemlidir.

Su İçinde Hangi Maddeler Var?

Yaşam kaynağımız olan su işlenmiş ve doğal formlarda birçok element ve mineral içeriyor. Suyun içeriğinde bulunan temel elementler hidrojen ve oksijen başta olmak üzere yukarıda sıraladığımız minerallerdir. Oksijen ve hidrojen aslında su molekülünü oluşturan en temel elementler olarak bilinir. Bunların yanı sıra su içerisinde bazı zararlı maddeler de bulunabilir;

  • Klorür ve Amonyum: Yüksek seviyeli amonyum ve klorür sağlık açısından birçok olumsuz duruma neden olabilir.
  • Nitrat ve Nitrit: Belirli seviyelerin üzerinde bulunması tehlikeli olan bu maddeler organik kirlenmeyi göstermektedir.
  • Ağır Metaller: Su içerisinde bazen cıva, kurşun ve arsenik gibi zehirli maddeler bulunabilir.

Tükettiğimiz içme suyunun temiz, renksiz ve kokusuz olması gerekir. Bu süreçte pH değerinin en önemli kriter olduğu unutulmamalıdır. Kabul edilebilir pH değeri günümüzde 7.2 ile 8.5 aralığındadır.

Su ve Mineraller Hangi Besinlerde Bulunur?

Vücudumuzun yaklaşık %75’ini oluşturan su birçok besinde bulunmaktadır. Bunlar;

  • Karpuz, çilek, üzüm, elma, erik, kayısı, portakal, şeftali, greyfurt, kavun gibi meyveler
  • Domates, kereviz, kabak, marul ve salatalık gibi sebzeler olarak sıralanmaktadır.

Mineraller ise vücudun gelişimi, kan oluşumu, metabolizma, kas ve sinir fonksiyonları için çok gereklidir. Mineral içeren besin kaynakları ise şu şekilde sıralanmaktadır;

  • Ispanak, patates, portakal ve muz potasyum içeriklidir.
  • Yeşil sebzeler, tam tahıllar, kuruyemişler magnezyum bakımından zengindir.
  • Yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller, karaciğer ve kırmızı et, demir bakımından zengin besinlerdir.
  • Maden suyu, yeşil sebzeler, peynir, yoğurt ve süt ise kalsiyum açısından zengin olan besinlerdir.
  • Kabuklu deniz canlıları, çinko minerali içerir.
  • Siyah çay, maden suyu, balık ve bazı tahıllar florür içermektedir.

Minerallerin Görevi Nedir?

Minerallerin vücutta birçok görevi vardır. Bunlar;

  • Vücuttaki dokulara oksijen taşınmasını destekler.
  • Sinirler arasında iletimi sağlar.
  • Enzim ve hormon moleküllerinin yapısına katılır.
  • Enzimlerin yapısını düzenler.
  • Besinlerden alınan enerjinin sorunsuz salınımına yardımcı olur.

Vücudun sıvı dengesinin korunmasına yardımcı olan mineraller arasında özellikle sodyum ve potasyum, hücre içi ve hücre dışı sıvı dengesini düzenlemektedir. Ayrıca kas ve sinir fonksiyonlarının düzgün çalışmasına katkıda bulunurken bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Bu sayede vücudun enfeksiyonlara karşı dirençli olmasını beraberinde getirir. Son olarak çocukluk döneminde mineraller büyüme ve gelişimi ciddi oranda desteklemektedir.

Arıtıcılarda Su Mineralleri Ölür mü?

Su arıtıcıları daha saf ve tatlı su tüketmek isteyen bireyler tarafından tercih edilmektedir. Diğer adı su yumuşatma sistemi olan arıtıcılar sayesinde suyun içeriğinde bulunan mineraller korunmaktadır. Günümüzde su yumuşatma sistemi hakkında bazı yanlış düşünceler mevcuttur. Örneğin su arıtma cihazı mineralleri azaltır veya öldürür gibi yanlış bilgiler, aslında güvenilir ve kaliteli firmaların sağladığı hizmetler sayesinde ortadan kaldırılmıştır. Yani su arıtma cihazları aslında mineralleri koruyarak tatlı, kokusuz ve sağlıklı su tüketimini destekler.